9 Şubat 2009 Pazartesi
Fıkra: Peder
Rahip:'Elbette kızım, senin için ne yapabilirim? ' diye cevapladı.
Kadın açıkladı: "Kendime yeni bir epilasyon aleti aldım ve buna oldukça yüklü bir para saydım. Sanırım limitlerin oldukça üzerine çıktı ve gümrükte elimden alırlar diye korkuyorum. Acaba gümrükten geçişte bunu cübbenizin altına saklayabilir misiniz?'
Rahip:'Tabi ki yapabilirim evladım ama biliyorsunuz ki ben yalan söyleyemem.' diye yanıtladı
Kadın:'Çok temiz ve dürüst bir yüz ifadeniz var peder, eminim ki size soru filan sormazlar' dedi ve pahalı epilasyon aletini pedere verdi.
Uçak havaalanına vardı. Peder gümrükten geçeceği sırada görevli:'Peder, bildireceğiniz herhangi bir yükünüz var mı?' diye sordu.
Bunun üzerine Peder :'Başımdan kuşağıma kadarki bölümde açıklayacağım herhangi birşey yok, evladım' dedi
Bu yanıtı garip bulan görevli :'Peki kuşağınızın altında kalan bölümde neyiniz var?' diye sordu.
Peder yanıtladı:'Kadınların kullanımı için dizayn edilmiş mükemmel, küçük bir alet var, ancak şimdiye kadar hiç kullanılmadı!! '
Görevli kahkahadan kırılarak:'Tamam peder geçebilirsin, sıradaki!..' :)))
Fıkra: Kepek Ekmeği
- "Müjdemi isterim dede, bir oğlun oldu" der. Adam şaşkın bir şekilde arkadaşına sorar:
- "Bu yaşta bu işin sırrı nedir?" Arkadaşı adama:
- "Kepek ekmeği" deyip alelacele oğlunu görmek için evin yolunu tutar. Adam kepek ekmeği almak için hemen fırının yolunu tutar. Fırına girer ve tezgahtar kıza:
- "Hemen bana 30 kepek ekmeği verin" der. Kız da şaşırarak :
- "Aman beyefendi, bu kadar ekmeği ne yapacaksınız? Yarına kadar kaskatı olur" deyince adam çok şaşırır ve kendi kendine söylenir:
- "Ya bu nasıl iştir! benden başka herkes biliyormuş."
4 Şubat 2009 Çarşamba
Fıkra: Bankacılar
Sessizliği pilotun anonsu bozdu:"Sayın yolcularımız! Korkarım size kötü bir haberim var. Motorlarımızdan biri sustu, diğeri de susmak üzere. Acil iniş yapmak zorundayız."
"Neyse ki altımızda haritada görülmeyen bir ada var ve sahiline inmeye çalışacağız."
"Bunu başarabilirsek tek sorunumuz bizi bulabilmeleri için dua etmek olacak."
Uçak minik adanın kumsalına başarılı bir iniş yaptı, kimsenin burnu kanamadı.
Uzun bir rahatlama sessizliğinden sonra adam karısının ellerini tuttu,gözlerine endişeyle baktı;
"Karıcığım, bu ayki kredi kartı borcunu ödemiş miydin?"
"Hayır sevgilim,unutmuşum. Kızdın mı?"
Adam endişeyle yine sordu: "Araba kredisinin taksitini ödemiş miydin?"
"Özür dilerim canım, onu da ödememiştim."
Yaşlı adam karısının ellerini bıraktı ve kırk yıldır yapmadığı şekilde ona sıkı sıkıya sarıldı. "Aferin"
Karısı şaşkın, korkarak sordu. "İyi misin tatlım?"
"Hiç olmadığım kadar. Çünkü bankacılar bizi kesin bulur!"
Biraz Gülümseyelim Mi?
-----
Emniyet kemeri
Nişantaşı-Kadıköy dolmuşu için bekliyoruz. Bir taksi geliyor dolmuş yerine. Ön koltuğa oturan kadın her normal insan gibi emniyet kemerini takıyor. Ancak şoför amcamız emniyet kemerinin iyice ortaya çıkardığı dekolteye bakmaktan yola bakamadığı için bir müddet düşünüyor ve içini çekerek kadına sesleniyor. 'Abla, çıkar emniyet kemerini, böylesi daha emniyetli hepimiz için.'
-------
Aman da aman!
Ateşli bir gecenin sonunda omuzunda yatarken soruyorum 'Beni seviyor musun?' diye. Magmalara gelesice kocamdan cevap geliyor. 'Sevdik ya!'
------
Bu nasıl küslük?
Tartışmıştık. Kendi kendime; 'Asla barışmayacağım!' demiştim. Ben, tam kapıdan girerken, o çıkmaya çalışıyordu ki çarpıştık. 'Çekilsene önümden be!' dedim. 'Sen çekil!' dedi. 'Hayret bir şey! Nerede durmamı isterdiniz beyefendi?!' dedim. 'Ben konuşurken ardımda, üzgünken önümde, ağlarken yanımda, neşeliyken gözlerimde durmanı isterdim sakıncası yoksa hanımefendi?! ' dedi. 'Ta ta tabii...' diyebildim sadece. Kadın değil miyiz? İki tatlı lafa, yelkenler fora
------
Pozisyon
Aile eşrafının bahçede oturup sohbet ettiği esnada, başını yere koymuş, poposunu havaya kaldırmış köpeğimizi görünce 'Aa bak, senin en sevdiğin pozisyon!' dedin ya; artık bilmiyorum, nasıl bakacağız onca insanın yüzüne!
-------
Haram olsun
Ülkemizde kişi başı milli gelir 10.000$'a yaklaşmış. Benim cebimde 10 YTL var. Kim hakkımı yiyorsa haram olsun!
------
Nezaketen
Eski erkek arkadaşımla kahvaltı ediyoruz. Onda kalan ve hatıra olarak sakladığı küpeleri isteyip istemediğimi soruyor, 'Gerek yok.' diyorum. Bunun üstüne bana dönüp bilmiş bilmiş 'Vermeyecektim de nezaketen sordum.' diyor.
Aradan 10 dakika geçiyor, bu sefer ben ona sokuluyorum ve gözlerinin içine bakarak en seksi sesimle 'Beni ister miydin?' diyorum. Gözleri parlıyor ve, 'Tabii ki, evet.' diyor. Bunun üstüne ben önüme dönüyorum ve 'Vermeyecektim de nezaketen sordum.' diyorum. İntikam biz kadınları gerçekten güzelleştiriyor.
------
Bireysellik
Anneme, 'Hayatıma giren erkekler neden bu kadar çabuk çıkıyor? Bendeki şanssızlık genetik mi?' diye sordum. 'O senin bireysel salaklığın, bizi bulaştırma!' dedi. Hemen sustum.
------
Kanser çeşitleri
Bir alkış da metroda, elektrik paneline oturmakta ısrar eden gençlere ''Bak karışmam g.t kanseri olabilirsiniz haa...'' diye gayet bilimsel bir ikna yöntemi sergileyen görevliye gelsin. Zira biz de gülmekten çene kanseri olduk
-------
Kapak
Gece yatakta harlı bir tartışmanın sonucunda ''Bu da sana kapak olsun!'' diyerek yastığımı kaptığım gibi salona doğru ilerliyordum ki, kozalağımın yorumu gecikmedi. ''Peki canım, kaç kapak biriktirmem gerekiyor verebilmen için?'' Neyi ulan neyi...
--------
Evlilik
Evlenmememle ilgili annemden gelen son yorum: 'Bu da akraba evliliğinin bir sonucu sanırım; gizli salaklık!'
-------
Babacan Polis
Farkında olmadan polis arabasının önüne oturan genç arkadaşı, camı açıp 'Yavrum orası rahat değildir, gel içeri, arka koltukta otur!' diye uyaran polis amcayı alkışlamamak haksızlık olur
--------
Anneler hep bilirler
Annem hep; 'Atlet giy, ileride pişman olursun.' derdi. Akciğer röntgeni çektirmeye gittiğimde; 'Sutyenini çıkar, atlet kalsın.' denildiğinde o pişmanlığı gerçekten yaşadım.
---------
Pratik
'Canım sıkılıyor, değişik bir şeyler yapalım.' dedim, 'Çocuk yapalım.' dedi. 'Daha erken.' dedim, 'Olsun pratik yapalım, nasıl yapıldığını unutmayalım.' dedi... Anlıyorum canım, sen de haklısın.
Güzel iki Anektod
Juan, motosikleti ile Meksika sınırına gelir. Arkasındaki iki büyük çantayı gören sınır polisi şüphelenir ve içinde ne olduğunu sorar .
Juan: 'Yalnızca kum', diye yanıt verince
Polis: - Aç bakalım çantaları, der.
Juan çantaları açar, polis didik didik kontrol etmesine rağmen kumdan başka birşey bulamaz çantada ! Bununla yetinmeyen polis, gece yarısına kadar kumu her tür tahlilden geçirtir ancak saf kumdan başka birşey yoktur !
Polis, çantalarını Juan'a geri verir ve sınırdan geçmesine izin verir.
Ertesi gün Juan Motosikletinin arkasında iki büyük çantayla tekrar sınırda belirir. Polis Juan'ı gene durdurur, didik didik arar, birşey bulamaz ve Juan'ı serbest bırakmak zorunda kalır.
Bu olay, polis emekli olana dek yıllarca devam eder !
Bir gün emekli polis Meksika'da bir barda otururken Juan'ın içeri girdiğini görür ve derhal yakasına yapışır;
- Senin yıllardır birşeyler kaçırdığından eminim.Çıldıracağım. Geceleri uyku uyuyamıyordum senin yüzünden. Lütfen anlat bana ne kaçırdığını. Aramızda kalacağına emin olabilirsin.
Juan gülümseyerek yanıtlar:
'Motosiklet'
DETAYLA BOĞUŞURKEN ÖZÜ KAÇIRMAYALIM :)
ESAS AKIL
Bir akil hastanesini ziyareti sirasinda, adamin biri sorar:
- Bir insanin akil hastanesine yatip yatmayacagini nasil belirliyorsunuz?
Doktor:
- Bir kuveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya uc sey veriyoruz. Bir kasik, bir fincan ve bir kova. Sonra da kisiye kuveti nasil bosaltmayi tercih ettigini soruyoruz. Siz NE yapardiniz?
Adam:
- Ooo ! Anladim. Normal bir insan kovayi tercih eder. Cunku kova kasik ve fincandan buyuk.
- Hayir, der doktor.
Normal bir insan kuvetin tipasini ceker.
SADECE BİZE SUNULANLARİN DİSİNDA COZUM BULMAKTİR AKIL :)
2 Şubat 2009 Pazartesi
Kamyon Arkası Yazıları
Beni yollar değil, mevzular yordu.
Cahille sohbeti kestim.
Aydınlara baktıkça içim kararıyor.
Kamyon çeker 10-20 ton, gönlüm çeker Paris Hilton.
Etikete gerek yok, eskiler tanır bizi.
Duanla yaşamadım ki bedduanla öleyim.
Kızın gülüşüne, kışın güneşine aldanma.
Güzelliğinin zekatını vereceksen, ben fakirim bana ver.
Seksenüçlüyüm sekste güçlüyüm.
Otobüsçü değiliz ki hostesimiz olsun / Taksici değiliz ki sevgilimiz olsun / Biz sebzeciyiz arkadaş yolumuz açık olsun.
Ferrari'sini satan bilgeyse kamyonunu satan delidir.
Hostes aranıyor.
Sevmek çaysa sevilmek şeker / Bizim gibi garibanlar çayı şekersiz içer.
Hayat zor, ancak ben de kolay bir insan sayılmam.
Sağlam şoför kalmaz rampada, Müslüm Baba sığmaz I-Pod'a.
Hasta la vista üniversitelim
Karayollarında değil, beyaz kollarında ölmek isterim.
Sosyeteyi sevmem, köylüye saygı duyarım.
No woman no drive.
Ben İhsan değil Hilmi'yim.
Her sokakta kavgamız, her duvarda yazımız ve her genç kızın çantasında resmimiz vardır.
Mağlubiyetin bahanesi bol olur
Aşkın bir sabun ise, köpürt beni Pakize.
Para için mor ışık neyse insan için ben oyum.
Büyüme çocuk! Ortam bozuk!
Narkoz gibisin.
Ak akçe pembe panjurlu evimiz içindir.
Geç geldin desinler, geçmiş olsun demesinler
Yakarsa dünyayı garipler yakar!
Hayatımı yazsam duble yol olur.
Nokta kadar menfaat için virgül gibi eğilme
Asiller şımarmaz.
Bütün keller kardeştir, gerisi hep kalleştir.
Küresel ısınmaya karşı su tankerlerine geçiş üstünlüğü verilsin.
Saltanat bitti serumla yaşıyorum.
Ne alemin kızları için öyle sığ olabildik / Ne davamıza uygun bir kız bulabildik.
Beyaz gülün bile gölgesi siyahtır.
Olmadı bi de Miami yapalım.
Esaret bağlarında gül olacağıma, hürriyet dağlarında diken olurum!
Mükemmel kabahatimsin.
Digiturk'te film var, benim gözüm yollarda.
Sarışın olsun 5 yıl sonra olsun.
Klibimde oynar mısın?
Sendeki hava lastiğimde de var.
Aşk bir kovboy / Meksika Teksas gezer durur / Nerde bir garip görse / Gelir kalbinden vurur.
Daima körpesin.
Kadın dediğin İstanbul gibi olmalı: Fethi zor, fatihi tek.
Gazla uçabilirsin ama frenle konamazsın!
Uzaktan seveceğim, hiç bilmeyeceksin.
Arabada yalnız var!
Bela gelmez Hak yazmaz ise / Hak bela yazmaz kul azmaz ise.
Sevene can feda, sevmeyene elveda.
Sarsıldım ama yıkılmadım.
Küçükken şeker diye ağlardım, Şimdi senin için ağlıyorum şekerim.
Hatalarım stilimdir.
Ağır stres altında ezilmekte olan şoförümüze yardımcı olalım lütfen.
Kutuplarda güneşimsin.
Balıkların gözyaşı denizde belli olmaz.
Aşk muz kabuğuna benzer. Tek farkı, bastığında ayağını değil hayatını kaydırır.
Kalbini yardan, gözünü yoldan ayırma.
Seninle tanışmam geçen kışındı / Romandın, gözlerin satırbaşındı.
Bu minibüste Kodum mu Oturturum Yasaları geçerlidir.
Ceketi atarım asfalta yatarım.
Tozlu bir albüme hapsettim onu.
Sollamayı zevk edindim sağda neşe ne arar.
Gönlünde yer yoksa güzelim, fark etmez, ben ayakta da giderim.
Sevgide özgürlük, saygıda mecburiyet vardır.
Çölde kalan tek çiçek sen olsan seni yaşatmak için her gün ağlardım!
Susun şoför uyuyor.
Aşk bir otobüstür binmesini binmeli / Son durağa gelmeden inmesini bilmeli.
Menfaatlerin ötesindeyim, beklerim.
Gözlerinin mavisinde boğulacağımı bilsem yüzme kursuna giderdim.
Burma burma bıyıklarım Tarkan seni ayıklarım.
Asiler kral tanımaz.
Bir sevgili bulmuşsun mübarek olsun, ben birini buldum haberin olsun.
Arabana değil, Yaradan'a güven.
Gezdim bütün dünyayı / Giymedim başıma taç / Ne zengini tok gördüm / Ne de fukarayı aç.
Akıbetin yolu niyetten geçer.
Binmiş olduğunuz bu araç alev alarmlıdır. Aracıma zarar verdiğinizde içim yanar.
Hızlı git dedeni gör, yavaş git torununu gör.
Yeni bir meyhane var mezarlığın tam karşısında / Beni ararsan eğer ya meyhanedeyim ya arşısında.
Taş çekerim laf çekmem.
Kalbimde artçıların devam etmekte / Senin aşkın güzelim, 8.4 şiddetinde.
Rüzgarıma kapılma çeşidim olursun.
Hayatta hiç kimse için ağlamaya değmez. Ağlamaya değenler zaten kimseyi ağlatmaz.
İndirir bindirir dünya.
Karanlığın efendisi olacağıma, aydınlığın kölesi olurum.
Tek rakibim caretta caretta.
Her ne kadar yüksek sosyetenin cilalı pistlerinde dans etmeyi bilmesek de, yaralı gönlümüz sevmeyi bilir.
Dostum olmaz, hasmım yaşamaz.
Yan sanayi değil, orijinal Oflu.
Kurtlar sofrasında çakallara yer yoktur.
Sakın büyüyeyim deme çocuk, hayat seni yıpratacak.
Yokuşta akmayan ter, düzlükte gözyaşına döner.
Vizyona yeni girdik, iyi seyirler.
Sevgimi dağlara yazacaktım, sevgimden büyük dağ bulamadım.
Hatalıysam lütfen kamyoncu@masumdur. com
Elimde kitap aklımda sen, bu gidişle nah okurum ben
Aşkta hızlı, yolda yavaş, biz Karslıyız arkadaş.
Günahkar sokakların tövbekar çocuğu.
Varlığımın değerini bilmeyeni yokluğumla terbiye ederim.
Değişim hayatın kuralıdır.
Aileyi hayırsız evlat, yiğidi arsız avrat, şoförü aşırı sürat.
Sadece hatalıyken mi arayacaksın?
Yine podyumlardası n.
Yaprak dalından kopmuş bir kere, rüzgara gerek yok
Eğitim şart!
Sevenler mesud olsa, meyhaneler dolmazdı.
Anılar da anlamsız.
Kimilerine göre kralız, kimilerine göre yalanız. Şan şöhret sizin olsun biz falan filanız.
Hatayı biraz kendinde ara.
Çorumluyum mutluyum, yarından umutluyum.
Çorumluyum, kendimden sorumluyum.
Bas gaza, frene, debriyaja... götür ver parayı vergiye, stopaja.
Zalim seni klibimde oynatmıştım.
Beni takip etme, ben de kayboldum.
Aslana adres sorulmaz.
Allah'ım beni dostlarımdan koru; düşmanlarımla ben ilgilenirim.
Haram yetmez, helal bitmez
Aşkın bana hız verir, yağmur çamur vız gelir.
Hızdan zevk alan hastaneye sevk alır.
Vefası olmayana verecek umudum yok.
Kızları da alsalar askere, vallahi istemem tezkere.
Nerede o eski Yıldız Savaşları.
Gençliğimi sadaka verdim dilenci yıllara.
Gireceğin toprak olacağın leş, paranı kaybet itibarını kaybetme kardeş.
Mahşer treni.
Kuleyle kavgalı çilekeş pilot.
Tatilden mi şekerim?
Bu araçta binlerce beygir ve bir eşek çalışıyor.
Dangalak halalarım.
Ne olurdu bir yaprağın daha olsa, 'sevmiyor' işte hain papatya!
Havası sert, insanı mert Erzurum: Speed.
Sana hiç benzemeyen birini sevdim.
Takma kafana, hálá kralsın.
Menfaat yolunda kurulan dostluk, çile yokuşunda son bulurmuş.
Yaşamak direnmektir.
Dünyada MAN, ahirette iman.
Hayatla nişanlı ecelle sözlüyüm.
Yarıda kalmış bir cümleyim
Algıda seçiciysem günahım ne?
Yük taşırım laf taşımam.
Gölgelerin gücü, develerin hörgücü.
Spartalı.
Bıdı bıdı yapma seni gidi çirkin.
Konseyde baron.
Ne Müslüm'den ne Orhan'dan, sevdiğim tek parça 'yedek parça'.
Korkuyorsun, garanticisin!
Hayatta beni sollamaktan daha farklı ideallerin de olmalı.
Çarpma devlet sarsılır.
Mercedes'ten korksaydık Susurluk'a girmezdik.
Güneş de her gün doğup batıyor / Pes etmek yok öyle hemen arkadaş.
Real Mardin.
Beni bir tek sen anladın, sen de yanlış anladın orijinal hemşerim.
Yeniden sevmek için heves mi bıraktın!
Herkes sevdiği kızı alsın.
İstanbul - Ankara 4 saat, sana sevgim 24 saat.
Alırsın Ford, olursun mort.
Kolla beni şerit değiştiriyorum.
Araç Mazda huzur namazda.
Para bende gayrı kıro olacam.
Şoförün bahtı kara muavinin gönlü yara.
Vatan için gidiyorum senin için döneceğim.
Alem kaşar olmuş tost yapan yok.
Güzellik geçici ise sana niye geçmemiş.
Sağdan git iktidar olursun.
Yol pesimist, dost pesimist, ben yine hümanist.
Ayrılığın adını kader koyalım.
Bu araçta dünyanın en pahalı mazotu kullanılmaktadı r.
Yollara alışmalı, yalnızlıkla barışmalı.
Hatasız kul olmaz.
Hatalıysam idare et.
Hatalıysam aramızda kalsın.
Hatalıysam yüz yüze görüşelim.
Hatalıysam çaldır kapat ben ararım.
Hataylıysan ara.
Araman için ille hata mı yapmam gerek?
Kısmetse dönerim.
Konseyde biz de varız.
Fıkra: Kazazede
hindistancevizi. .. Hayati boyunca evi dışında beş yıldızlı otellerden
başka yere adımını atmadığından, bir süre ne yapacağını bilemedi...
Sonra dört ay boyunca muz yeyip, hindistan cevizi suyu içti. Geçmişte kalan o güzel günleri düşünerek gözlerini denize dikip, kendisini kurtaracak gemiyi beklemeye koyuldu...
Bir gün sahilde uzanmış yatarken, gözünün ucunda bir hareket hissetti. O da ne ? Bir sandal ve kürekte o güne dek gördüğü en müthiş kadın. Son surat geliyor... İnanamadı... "Nereden geliyorsun ?" diye haykırdı ve ekledi "Buraya nasıl geldin?"
"Adanın öteki tarafından..." dedi kadın, "gemi batınca oraya çıktım."
"Ne şans, benden başka kimsenin kurtulduğunu sanmıyordum. Kaç kişisiniz ?"
"Başka kimse yok, sadece benim. Sandal da gemiden değil. Gemiden çöp yok...
Adamın aklı karıştı... "O halde sandalı nereden buldun?"
"Basit" dedi kadın.
"Adada bulduğum malzemeyle yaptım... Kürekler sakız ağacı... Zemini palmiye dallarından ordum, yanlar okaliptüs..."
"Ama, ama bu imkansız, aletlerin yok nasıl becerdin?" dedi adam.
"Pek de sorun olmadı. Öteki tarafta sıra bir alüvyon kaya oluşumu var.
Fırında belli dereceye ısıtılınca islenebilir yumuşaklıkta demir elde ediliyor. Alet yapmak için kolayca kullandım... Boşveer bunları. hadi göster, nerede yaşıyorsun ?"
Bon bir ifadeyle orada yaşadığını itiraf etti adam...
Aylardır oracıkta sahilde yatıp kalktığını...
"Öyleyse bana gel benim yerime..." diyerek kadın küreklere asildi.
Bir kaç dakika sonra küçücük bir iskeleye yanaştılar...
Adam sahile göz atınca az daha sandaldan düşüyordu; Mavi beyaz boyalı kulübeyle, iskele arasına taş döşeli yürüme yolu bile yapılmıştı !
Eve girerlerken kadın omuzlarını silkti, "Pek rahat sayılmaz ama ben yine
de ev diyorum iste...
"Otur lütfen, bir şey içer misin ?"
"Hayır, hayır teşekkürler..." dedi adam. Şaşkınlığını hala üzerinden atamamıştı.
"Daha fazla Hindistan cevizi suyu içemeyeceğim artik... Tahammülüm kalmadı..."
"Hindistan cevizi suyu değil ki... İmbiğim var, Pink Colado'ya ne dersin?"
Adam hayretini gizlemeye çalışarak ikramı kabul etti. Kanepeye oturarak sohbete daldılar. İkisi de birbirlerinin hayat hikayesini dinledikten
sonra kadın, "üzerime rahat bir şey giyeceğim" diyerek ayağa kalktı.
"Duş yapıp tras olmak ister misin ? Üst kattaki banyo dolabında jilet var."
Adam artik olayı sorgulamaktan tamamen vazgeçmişti... Banyoya girdi, dolapta kemik bir sapın içine sıkıştırılmış oynak mekanizmalı iki deniz kabuğundan
yapılma ustura onu bekliyordu.. .
"Bu kadın inanılmaz" diye mırıldandı...
"Bakalım bundan sonra ne var"
Döndüğünde kadın onu gardenya kokuları içinde, stratejik bölgeleri üzüm
yapraklarıyla örtülü olarak karşıladı... Sadece üzüm yaprakları...
Yanına oturmasını istedi.
Sonra yavaşça sokularak fısıldadı...
"Söy le bana yakışıklı, ikimiz de uzun suredir bu adadayız... Çok yalnız olmalısın, eminim su anda yapmak için kıvrandığın bir şey var... Hani burada tek başına geçirdiğin aylar boyunca en çok yapmak istediğin... Anlıyorsun değil mi ? Ne istersen yapabilirsin."
Gözlerinin içine bakıyordu...
Adam duyduklarına inanamadı...
"Yani..." dedi... "Buradan e-mailimi kontrol edebilir miyimmm?"
Fıkra Gibi Konuşmalar
Ablam evlenmeden önce saatlerce odamıza kapanır, sigara ve kahve ikilisi eşliğinde sırlarımızı dökerdik. Böyle anlardan birinde, kısık sesle "Müzik açalım mı? Babam yan odada, bizi dinliyor olabilir." dedim. Yan odadan gelen ve hala hatırladığımızda bizi kahkahalara boğan ses: "Ne dinleyecem sizi beee!"
Yanlış telefon
İşe giderken cep telefonumu evde unutmuşum, ama televizyon kumandasını almayı ihmal etmemişim.
Çocuklar kimden?
Annemle babam tartışıyor. Tartışma esnasında annemin kafası o kadar çok karışıyor ki, kendisini aldatmakla suçladığı babama "O çocuklar benden mi??" diyor! Zaten tartışma o anda bitiyor, gülmekten tabii.
Nur topu
İşyerinde küpe takan erkek arkadaşımıza babasından yorum: "Bir zamanlar nur topu gibi oğlum vardı; nuru gitti, topu kaldı!"
Düz Mantık
Eğer bir sokakta yürüyorsanız ve camında ''Bu ev kiralıktır'' yazılı bir evin yanından geçip birkaç adım sonra önüne geldiğiniz bir başka evin camında ''Bu da'' yazısını görürseniz bilin ki Trabzon'dasınız.
Toplamda
Geçen gece nöbetteyken acile 3 yaşında, para yutmuş bir hasta geliyor. Babasına ne kadar yuttuğunu soruyoruz; "1 YTL" diyor. Yapılan tetkikler sonucunda bir adet 50 Kuruş ve iki adet 25 Kuruş tespit ediyoruz. Baba bir şekilde haklı olduğu için sadece aramızda gülüşerek konuyu kapatıyoruz.
Helallik
Tatile giden, hayat dolu yaşlı teyzemiz güya helalleşiyor. "Hadi çocuğum, hakkınızı helal edin, hayat bu; siz ölürsünüz ben göremem, veya siz kör olursunuz beni göremezsiniz. .."
Köpük köpük
8 yaşımdaki yeğenim "Dayı nasıl oluyor da renkli sabundan beyaz köpük çıkıyor?" diye sordu. "Dur bir düşüneyim." dedim, hala düşünüyorum...
Araba sevdası
Annem arabasını torpidosu için dantel örecek kadar çok seviyor. Geçenlerde arabayı çarpmış ve farı kırılmış. Babamın anlattığına göre trafik polisinin önünde "Yavrumun gözü çıktııııı!" diye ağladığı için polisler heyecanlanıp ambulans çağırmışlar.
Hevesli
Kardeşime araba kullanmayı öğretiyorum. Çok hevesli... Bana; "Abi çok kolay yaa, aynı bilgisayar oyunu gibi!" diyor. Cevabım; "Hııı... Ama tek canın var..."
Potansiyel müşteri
Kırmızı ışıkta durduğum anda yanımdan iki motosikletli ışık hızında ve tek tekerlek üzerinde geçti. Ben ağzım açık olayı izlerken yanıma yanaşan 112 ambulansından doktor camı açtı ve bana: ''Gördün mü bizim müşterileri... Hey maşallah!'' dedi.
Un merakı
Komşumuzun kızı ilk fırıncıya kaçtı. Geri geldi, 5 ay sonra un fabrikasının sahibine kaçtı. Bunlara annesinin yorumu; "Ben bu gızı una doyaramadım!"
Sütün faydaları
Sabah erken okula gidecek oğlumu uyandırmadan önce, kalkar kalkmaz içsin diye hazırladığım sütün bardak ebadını o kadar abartmışım ki, henüz uyanmaya çalışan, tek gözü açık oğlumdan gelen cümle: "İneğin kendisini getirseydin bari."
Emniyet kemeri
Nişantaşı-Kadıköy dolmuşu için bekliyoruz. Bir taksi geliyor dolmuş yerine. Ön koltuğa oturan kadın her normal insan gibi emniyet kemerini takıyor. Ancak şoför amcamız emniyet kemerinin iyice ortaya çıkardığı dekolteye bakmaktan yola bakamadığı için bir müddet düşünüyor ve içini çekerek kadına sesleniyor. "Abla, çıkar emniyet kemerini, böylesi daha emniyetli hepimiz için."
Arabam çalındı
2 gece önce arabasını otoparkta unutup eve dolmuşla dönen ve sabah "Arabam çalındı!" diye ortalığı kasıp kavuran salak benim.
Kayıp aranıyor
Çok sevdiğimiz dedemi kalp krizi sonucu kaybettik. Sevilen bir esnaf olması sebebiyle cenazesine oldukça büyük bir kalabalık katıldı. Biz taziyeleri kabul ederken uzun süredir görmediğim bir arkadaşım beni gördü ve geldi. "Bu kalabalık da ne böyle?" diye sorunca gayet normal bir şekilde "Dedemi kaybettik." dedim. Cevabı beni o an bile krize sokmaya yetti: ''Bu kadar insan hala bulamadınız mı?''
Giyim kuşam
Lacivert ceketi, gri pantolonu, kahverengi ayakkabısı ve siyah kemerini bir arada giyen babama annemin yorumu: "Toplama bilgisayar gibi olmuşsun!"
Cadaloz kaynana
İş arkadaşımın düğünündeyiz. Nikah kıyılıyor, imzalar atılıyor, gelin ve damadı tebrik etmek için ayağa kalkıldığında elektrikler kesiliyor. Biz hep beraber "Aaaa!" diye tepki gösterirken, arkadaşımın annesi oldukça yüksek sesle düşüncesini dile getiriyor. "Oğlumun daha ilk dakikadan hayatı karardı."
Direksiyon eğitimi
Sene 1993. Sevgilime (şu an karım olur kendileri) araba kullanmayı öğretiyorum. İzmir'in o zamanki halini bilenler bilir. Üçkuyular-Narlı dere yolu şimdiki gibi değil. Sakin... Stres olmasın, panik yapmasın diye çok karışmamaya çalışıyorum. Ayrıca çok sakin bir ses tonuyla konuşuyorum. Direğe 3 santim farkla geçiyor benim güzel sevgilim. "Direğe çok yakın geçtin hayatım." diyorum. Cevap "Hangi direğe?"
27 Ocak 2009 Salı
Fıkra: Azim
Çocuk bir gün hocasına "hocam ben çok sıkıldım, artık başka hareketlere geçsek" dedi. Hoca ise bunu kabul etmeyerek dünyada bu işi en hızlı yapan kişi olmadıkça bitirmeyeceğini söyledi. Çocuk o kadar hızlanmıştı ki, hocasını bile göz açıp kapayıncaya kadar yerden yere vuruyordu. Bir gün hoca elinde bir kağıtla geldi kağıtta çocuğun gençler karate şampiyonasına katılabileceği yazıyordu. Çocuk çok şaşırdı. Ertesi gün salonda ilk rakibinin karşısına çıkacakken heyecanla hocasına sordu, "hocam bu iş nasıl olur? Ben sadece tek hareket biliyorum kesin kaybederim". Hocası ise "sen sadece hareketi yap" cevabını verdi.Çocuk ringe çıktı ve hareketiyle rakibini eledi. Hatta tek hareketle finale kadar çıktı. Finalde karşısında kendisinin iki katı birisi vardı. Önce çok korktu ama gene bildiği hareketi yaparak son rakibini de yendi ve şampiyon oldu.
Sevinçle hocasının yanına koştu ve sordu "hocam nasıl olur, anlamıyorum, sadece bir hareket biliyorum, tek kolluyum ve şampiyon oldum".
Hocası çocuğa baktı ve dedi ki, "Senin yaptığın hareket karatedeki en zor hareketlerden biridir... Ve bir tek savunması vardır o da, rakibin sol kolunu tutmak".
Fıkra: Cennet'te İki Kadının Diyaloğu
2- Selam, benimki de Slyvia, sen nasil öldün?
1- Donarak öldüm.
2- Ne kadar korkunç.
1- Yok o kadar kötü degildi, soguktan titremem geçince isinmaya basladim ve uyku basti, sonunda huzur dolu bir ölüm.
2- Peki sen nasil öldün?
1- Agir bir kalp krizi geçirdim. Kocamin beni aldattigini sandim ve onu is üstünde yakalamak için eve erken geldim, fakat evde tek basina televizyon seyreder halde buldum.
2- Sonra ne oldu?
1- Kesinlikle evde baska bir kadinin oldugundan emindim. Bütün evi aramaya basladim. Çatiyi, yataklarin altini, her yeri aradim fakat bulamadim. Ama asiri yorulmustum, kalp krizi geçirdim ve öldüm.
2- Keske derin dondurucuya baksaydin, su an ikimiz de yasiyor olabilirdik.
Fıkra: EL ZEYDİ
- "Yanlış yere girdiniz burası erkekler tuvaleti"
Kadın: - "Neden, içeride El ZEYDİ'mi var?" der.
Adam: - "Yok" der, "O'nunla ne ilgisi var?"
Kadın: - "Orta Doğu'da El Zeydi'den başka erkek mi var?.."
* Bilmeyenler için, El Zeydi Bush'un suratına ayakkabı fırlatan gazeteci, tam adı ise Muntazar El Zeydi...
Fıkra: Yaş Seksen
- Seks hayatınız nasıl gidiyor?
Seksenlik ihtiyar hafifçe içini çekmiş;
-İyi, birinci sefer gayet normal oluyor doktor bey, yalnız ikincide çok terliyorum...
Doktor şaka mı yapıyor diye ihtiyarın yüzüne şöyle bir bakmış. Adam çok ciddi.
Daha sonra hanımefendiyi almış muayeneye... O da turp gibi. Hala merak içinde olan doktor bu defa hanımefendiye sormuş;
- Seks hayatınız nasıl gidiyor?
- İyi ! cevabını almış sadece. Daha da meraklanıp;
- Eşiniz birinci seferde bir anormallik olmadığını ancak ikinci seferde terlediğini söylüyor, gerçekten öyle mi oluyor? Demiş.
- Evet öyle oluyor ama ben bunda anormallik görmüyorum...
- Neden?
- Canım yılda zaten iki defa yatıyoruz. Birincisi ocakta ikincisi temmuzda... Temmuzda haliyle terliyor insan..!
2009 falı… (Yılmaz ÖZDİL)
Sosyal demokrat kovalarla anlaşamaz. Dönek burcu insanını sever. Yakın çevresinin koyun burcundan olmasına özen gösterir. Yükselen burçtur. Uçar yani... "Astrolog uçmaz, mürit uçurur" lafı, bunlardan çıkmıştır. Uğurlu günü cuma, uğurlu sayısı çalınan sandık sayısı... 2008'de Jüpiter'in etkisi altına girdiler, 2009'da Uranüs'ün teğet geçmesi için dua edecekler. Aşk hayatları, Noel Baba'nın yılbaşında getireceği IMF viagrasına bağlı.
Liboş burcu
Burç tutmazlar. Bi bakarsın laik burcundan, bi bakarsın takunya burcundan... İşlerine hangi burç geliyorsa, o burçtan olurlar. Postal burcunu bile yalamışlıkları vardır. 2009 gelmiş, 2229 gelmiş, onlar için fark etmez; daima pozitif bir yapıya sahiptirler. Suratlarına tükür... Yarabbi şükür, bahar yağmurları başladı, diye sevinirler. Yeni yılda hangi burcun maskesini takacakları, Brüksel rasathanesinden gelecek verilere bağlı.
Entel burcu
"Herkes malı götürdü, kimi Nobel kaptı, kimi gemi aldı, ben babayı aldım" duygusu içerisindesiniz. Burcunuz bi türlü yükselemiyor birader... Üstelik, herkes sizin denyo burcundan olduğunuzu düşünüyor. Dolayısıyla, kendinizi kusurlu, kabahatli, süt dökmüş kedi gibi hissediyorsunuz. 2009'da bu duygusal travmadan kurtulacaksınız. Ondan özür dileyeceksiniz, bundan özür dileyeceksiniz, burcunuz yükselmese bile, kıçınız göğe erecek.
Kalantor burcu
Düzen değişse bile, düzülenin aynı kalmasına dikkat ederler. Köprüden geçene kadar ayı burcuna, dayı burcu demeyi severler. 2009'un yükselecek burcuna 4-5 sene önceden yatırım yapmışlardır mutlaka, kırpıp kıpıp, "Bak bu çok yükselecek" diye borsada salağın birine kakalarlar. Aynı zamanda, toplumsal sorumluluk hissederler, toplumu uyarırlar. Bi tanesi yılbaş için reklam yaptı mesela: "Kriz kışınıza kaçmasın!"
Gariban burcu
Nereye çekersen oraya giden, uyumlu bir mizaca sahiptir. Bu yaradılışı nedeniyle "iki koyun güdemeyen siyasetçiyi" sevmez. Donunu al, kömür ver, alkışlar. Hayatı boyunca Mars'ın etkisi altındadır... Habire 2 Mars 1 ters olmasına rağmen, "bu defa kesin şeş attığını" düşünür. E haliyle, her sene olduğu gibi, önümüzdeki sene de başına gelecekler var.
Fıkra: Kadınlar Tuvaleti
- "Bayım, duvardaki tuşların hiç birine dokunmayacağınıza söz verirseniz bizim çok özel tuvaleti kullanabilirsiniz." diyerek yardımcı olur.
Adam teşekkür eder, ihtiyacını giderdikten sonra gözleri karşısındaki duvarda bulunan ve üstünde IS, IH, TP ve OTC yazan rengârenk tuşlara takılır. Biraz tereddüt eder, söz vermiştir. Ancak merakını yenemeyerek IS yazan birinci tuşa dokunur. Altından fışkıran ılık su anında adamın altını yıkar. Erkekler tuvaletinde böyle bir lüksü hiç yasamamış adam, daha büyük bir haz beklentisi içinde IH tuşuna basar. Sonuç, beklediği üzere olağanüstüdür. Bu kez ılık su yerine püfür püfür bahar çiçeği kokulu ılık hava, nazik yerlerini kurulamaktadır...
Hanımlar tuvaletinin tuvalet ötesi bir şey olduğuna inanan adam tereddütsüz TP tuşuna uzanır. Bu kez de talk pudrasının okşayıcı etkisiyle kendinden geçer.
Son tuşun daha görkemli bir etkisi olacağına kuskusu olmayan adam hemen ona da basar. Gözlerini açıp hatırladığı ilk şey, hastanede uzandığı yatakta kendisine doğru eğilmiş endişeli hemşirenin yüzüdür.
- "Ne oldu bana?" diye sorar acı içinde, "Son hatırladığım şey, hemşirelerin özel tuvaletinde üzerinde OTC işaretli bir tuşa basmak."
- "Biliyorum" der hemşire; "OTC otomatik tampon çıkarıcı demektir. PİPİNİZ yastığınızın altında..."
Fıkra: Tava
Bunun üzerine kocası 'Karıcım o geçen gün üzerine bahis oynadığımız atın ismiydi' der. Bu açıklamayı yeterli bulan kadın pürneşe içinde kahvaltısına devam eder.
İki gün sonra yine kahvaltıda bu sefer daha büyük bir tava ile kocasının kafasına öyle bir vurur ki koca birkaç dakika kendinden geçer. Ayılınca karısına yine durumu sorar ve kadın cevap verir.
'Dün senin at aradı...'
Fıkra: Banka Soyguncusu
''Beni gördün mü?''
Adam şaşkınlıkla ''Evet gördüm.'' deyince çekmiş tabancasını adamı alnından vurmuş. Tam tekrar kapıya hamle etmiş ki; kapının yanında bir karı koca duruyor. Adama sormuş:
''Beni gördün mü?''
Adam gayet soğukkanlı bir şekilde yanıtlamış:
''Valla ben hiçbir şey görmedim, ama benim hanım gördü sanıyorum?.."
Fıkra: Goncagül
- Güzel oldu, değil mi Muhittin?
- Evet canım, herkes dışarda evleniyor, bizim neyimiz eksik?
- Beni kırmadığın için teşekkür ederim.
- Sen istersin de ben yapmam mı bitanem?
- Muhittin, sana geçmişimle ilgili bir şey anlatmak istiyorum.
- Önce duvağını çözseydik Goncagülüm.
- Çözeriz, dur bi... çok önemli bu.
- E, ama sırası mı şimdi? neyse, anlat bari.
- Ben küçükken tecavüze uğradım.
- Çok üzüldüm bebeğim. Ama şu an kendini iyi hissediyorsan önemli değil.
- Şimdi iyiyim de bunları bilmen lazım.
- Yakınlarından biri tarafından mı?...
- Yok, bi bakkal vardı bizim mahallede...
- Bakkal mı?
- Evet. Elma şekeri satıyordu, güzel çikolatalar filan.
- Eee?
- İşte, bir gün bana, Tarık depoya gelsene dedi.
- Tarık kim?
- Anlatacağım bir tanem, sakin ol bi.
Fıkra: Adres
Temel, Dursun'a 'Ula Dursun 5 dakika bekle bi günah çıkartayım'
Temel Kiliseye girer Papaz gelir. 'Söyle evladım ne günah işledin?'
Temel: 'Zina işledim'
Papaz: 'Kiminle'
Temel: 'Sanane ya çıkar günahımı gideyim'
Papaz: 'Ha felanca adreste bir karı var onunla mı zina ettin'
Temel: 'Yoo'
Papaz: 'Ha felanca yerde bi karı var onunla mı iş tutuyon'
Temel: 'Yoo'
Papaz: 'Felanca adreste bir kumarbaz var eve gitmiyo onun karıyı mı beceriyon?'
Temel: 'Yok ya sanane çıkarsana günahımı gideyim'
Papaz: 'Çıkarmıyom lan yürü git'
Temel'i görünce Dursun: Uyy Temel kardeşum tertemiz oldun
günahlarından kurtuldun değil mu?'
Temel: 'Yok ula günahlarumdan kurtulmadum ama çok sağlam 3 tane adres aldum'
Fıkra: Spagetti
gider. Alti ay kadar sonra, bir gun doktorun karisi evden arar ve doktora ; 'Sevgilim, bugun postadan senin adina Italya 'dan postalanmis ilginc bir kart geldi. Fakat ne anlama geldigini anlayamadim. ..' der. Peki karicigim, ben aksama eve gelince sana gerekli aciklamayi yapacagim' der doktor ve telefonu kapatir. O aksam doktor eve geldiginde; karti alir okur ve kalp krizinden oldugu yere duser. Acil yardim ve tibbi mudahelelerin sonunda doktor kendine gelir ve biraz rahatladiktan sonra acildeki doktorlar adamin elinde hala siki sikiya tuttupu karti alir ve okurlar;
Spagetti, spagetti, spagetti, spagetti.... ikisi; sosisli, ikisi; sade!
Fıkra: Layıkıyle Yönetilmek
- Padişahım, hazinede para kalmadı. Yeni vergilere ihtiyacımız var,
- Padişah, kavuğunun altından kafasını kaşımış:
- Eeee! Ne vergisi koyalım? diye sormuş.
- Köprülere adam koyalım, geçenden bir akçe alsınlar!
Padişah:
- Tamam, demiş.
Aradan bir süre geçtikten sonra sormuş vezirlerine:
- Tepki var mı?
- Hiç bir tepki yok!
- İyi o zaman köprünün diğer tarafına adam koyun, çıkandan da bir akçe alsın!
Aradan bir süre geçmiş, padişah:
- Var mı şikayet?
- Yok! Halkının tepkisizliğine kızan padişah gürlemiş:
- Köprülerin ortasına da adam koyun, gelip geçeni becersin!
Aradan birkaç gün geçmiş, halktan bir tepkinin olmamasına içerleyen padişah, çağırmış vezirlerini:
-Halkı dinleyelim hele bir, demiş.
Gitmişler köye, padişah sormuş:
- Var mı şikâyet? Ses yok. Padişah tekrar :
- Var mı şikâyet? Şikâyeti olan söylesin diye gürleyince arkalardan cılız bir ses duyulmuş:
-Padişahım, o köprünün ortasındaki adam var ya…
- Eeee!, demiş padişah bir umutla...
- Akşamları çok kalabalık oluyor, sıra uzuyor, eve geç kalıyoruz, bir adam daha koysanız...
Fıkralar
- Fırsat yokluğu!
------------
Adam gece yarısı karısını uyandırır:
- Sevgilim, aspirinin.
- Ama başım ağrımıyor ki...
- Harika!
------------
Koca evine elleri bir sürü kaset dolu olarak girer ve karısı:
- Niye bir sürü kasete para verdin, bizim evde teyp yok ki?
- Sen sütyen aldığında ben soruyor muyum?
------------
Koca eve zil zurna sarhoş girer ve karısına bakarak:
- Ne kadar çirkin olduğunu biliyor musun?
- Sende pis ve sarhoşsun diye cevap verir karısı.
- İyi de benimki sabaha geçecek!
------------
Kadın kocasına:
- Uzun zamandan beri bana sıcak bir kelime söylemedin.
- Cehennemde yanasın.
------------
Eve zamanından erken dönen adam karısını yatakta en iyi arkadaşlarından
biri ile yakalar. Hiç bozuntuya vermeden ve soğukkanlılıkla silahını çeker ve
arkadaşını vurur. Kadın yatakta şöyle doğrulur:
- Bak bu şekilde davranmaya devam edersen hiç arkadaşın kalmayacak.
------------
İki erkek bir lokantada oturmuş pencereden bakıyorlardı, biri:
-Karşıdan karşıya geçen şu iki kadını görüyor musun? Biri karım diğeri
ise metresimdir!
-Allah sana uzun ömürler versin şimdi ben de aynısını söyleyecektim!
------------
Kadın aynada çıplak vücudunu seyrediyordu. Eşine:
- Görüntümü iğrenç buluyorum, yaşlı, buruşuk. Bir iltifata ihtiyacım var.
Eşi: 'Gözlerin iyi görüyor!'
------------
Adam yanında oturan kadına fısıldar:
- Şampanya sizi güzelleştiriyor
- Bir kadeh dahi içmedim.
- Ama ben onuncu kadehimdeyim. ..
Fıkra: Bir üst sınıfa geçme isteği!
- Sorun nedir Ali?
- Ben bu sınıfın düzeyine göre fazla zekiyim. Bir üst sınıfa geçmek istiyorum. İstek konusunda bilgi verilen Müdür Ali'ye bunun için bir testten geçmeyi isteyip istemediğini sordu. Ali tereddütsüz kabul etti ve test başladı.
- Söyle bakalım Ali: 3X4?
- On iki
- Peki 6X6?
- Otuz altı Müdür bey
- Japonya'nın başkenti?
- Tokyo. Ve test bir saat sürdü, Ali hiç hata yapmadı. Test sonunda Ali'nin öğretmeni de soru sormak istedi. Ali ve Müdür bu isteği kabul ettiler. Öğretmen sorulara başladı:
- İneklerde dört tane, ben de iki tane olan nedir?
- Bacaklar öğretmenim!
- Doğru! Peki; senin pantolonunun içinde olup, benim pantolonumun içinde olmayan nedir? Müdür bu soruya çok şaşırır.
- Cepler öğretmenim.
- Kadınların tüylerinin en kıvırcık olduğu yer neresidir. Velet tereddütsüz yanıt verdi:
- Afrika'dır öğretmenim.
- Yumuşak olup, kadınların ellerinde sertleşen nedir? Müdür gözleri fal taşı gibi açılmış tam konuşacakken Ali yanıtladı:
- Tırnak cilası.
- Peki. Bekâr bir kadına göre evli kadında daha geniş olan nedir? Müdür kulaklarına inanamıyordu.
- Yatak öğretmenim.
- Kadın vücudunda en nemli organ hangisidir?
- Dil öğretmenim. Nefes nefese kalan Müdür test'i bitirmeye karar verdi ve;
- Değil bir üst sınıfa, ben bunu doğrudan Üniversiteye göndereceğim. Çünkü ben bütün sorulara yanlış cevap verdim!
Bir Soru Bir Cevap
Bana yardımcı olursunuz diye size yazıyorum..
Geçen gece işe giderken kocamı her zamanki gibi evde TV seyrederken bıraktım. Arabamla daha 500 metre gitmedim ki motoru stop etti. Hayli uğraşıp çalıştıramayınca kocamdan yardım almak için eve geri döndüm.
Eve girince gözlerime inanamadım.. Kocam komşunun kızı ile yatağımızda.. Ben 32, kocam 34 yaşında komşunun kızı ise 22.. Biz 10 yıldır evliyiz..Yakalanınca resmen çöktü ve itiraf etmek zorunda kaldı. 6 aydır birliktelermiş. Ne yapmalıyım lütfen bana yardım eder misiniz?.
Sevgilerimle
Ayşe.
Sevgili Ayşe;
Hava soğuksa, hele bu tip kısa mesafelerde motor ısınmadan bastıysan
arabalar genelde bunu yapar. Kaputu aç yakıt borularına şöyle bir bak, ezilme, çöküntü gibi bir şey var mı. Manifolt bağlantılarını ve karbüratörü gözden geçirt. Eğer bunlar sorunu çözemezler ise sorun yakıt pompasında olabilir. Bujilere yeterli benzin gelmiyordur. (Araban tüplü mü benzinli mi dizel mi yazmamışsın.)
Sanırım yardımcı oldum,
Erkan Ağabey'in.
Fıkra: Eczacı
- 'Tankut,' demiş, 'seni çok arzuluyorum, geceleri uyku uyuyamıyorum.
Ne olur bu hafta sonu bize yemeğe gel. Seni annem-babamla
tanıştırayım. Sonra benim odamda ders çalışıyor gibi yapar doya doya
sevişiriz...'
Tankut ömründe hiçbir kızla sevişmemiş, toy bir delikanlı...
Bir eczaneye gitmiş... Babacan eczacıya;
'Bu hafta sonu önce bir aile yemeği, peşinden ateşli bir aşk yaşayacağım' demiş,
'Bu yüzden iyisinden bir kutu prezervatif istiyorum...'
Babacan eczacı kutuları vermiş, oğlanın sırtını sıvazlayıp yolcu etmiş...
Tankut hafta sonunda bir büyük buket çiçekle kızın evinin kapısını çalmış...
Genç kız kapıyı açmış. Tankut'u doğrudan yemeğe almış...
Delikanlı çok mahçup biçimde masaya oturmuş.
Kızın ana-babasının yüzüne şöyle bir baktıktan sonra başını önüne eğmiş...
Başlamış dua etmeye...
Ancak dua bir türlü bitmiyor...
Kız sonunda dayanamamış, fısıltıyla:
- 'Ben senin bu kadar dindar olduğunu hiç bilmiyordum Tankut,' demiş...
Tankut adeta inlemiş:
- 'Ben de babanın eczacı olduğunu!'
Fıkra: Kadının Elini Neden Öpersiniz?
Fransız cevaplamış; "Kadına saygı duyarım. Erkek ile bir bütünü tamamlar."
Alman erkeğine sormuşlar; "Kadının elini niye öpersiniz?"
Alman cevaplamış; "Kadın kutsaldır. Hayatın devamını sağlar, doğurur."
Türk erkeğine sormuşlar; "Kadının elini niye öpersiniz?"
Türk erkeği cevaplamış; "Bir yerden başlamak lazım!"
Fıkra: İkimiz de Öldük
- 'Haberler kötü' demiş... 'Üçünüz de uçurumun kenarındasınız. . Bu
alışkanlığınızı derhal bırakmanız gerek.
Sen bir yudum daha içersen, sen bir nefes daha çekersen, sen bir daha
bir erkekle ilişkiye girersen bittiniz. Orada kalırsınız. Bakın tane
tane tekrar ediyorum.. Aranızdan herhangi biri bu alışkanlığı bir
defa, sadece bir defa dahi tekrarlarsa ölecektir.. Hepsi bu kadar..'
Üç kafadar muayenehaneden birlikte çıkmışlar, Yürürlerken bir barın parlak
ışıkları yüksek müzik alkoliği kandırmıs..
- 'Bütün doktorlar palavracıdır. Bayılırlar yasaklamaya' demiş ve
dalmış içeriye... Ötekiler de peşinden..
Alkolik bir duble viskiyi kafasına dikmesiyle oraya yığılmış kalmış..
Diğer ikisi dehşet içinde bardan fırlamışlar. .
Karmakarışık duygularla yürürlerken kaldırımda yeni yakılmış, dumanı
tüten kocaman bir puro görmüşler..
Tiryaki aniden durmuş.. Derin derin bakmaya başlamış yerdeki puroya..
Eşcinsel tiryakiyi dürtmüş..
- 'Eğer onu almak için eğilirsen... Bil ki, ikimiz de öldük!'
Fıkra: Veriyor musun? Vermiyor musun?
"Beriyor musun vermiyor musun?"
Kızın cevabı "hayır" olur.
Abisi hiç bozuntuya vermeden; "İn arabamdan ben gidiyorum o zaman, yürüyerek kaç günde eve gidersin bilemem hehehh!" der. Kız ağlaya ağlaya iner.
Abisi öylece bırakır kızı geri eve döner.
Aynı gece ahmet senaryoyu kendine uydurmaya çalışır ve sabah her şey planlanmıştır. Bisikletine biner gider komşunun küçük kızını bisikletinin arkasına bindirir ve abisinin gittiği yönde gücünün yettiği yere kadar gider.
Aynen ıssız bir yerde durur ve küçük kıza sorar; "Veyiyoy musun veymiyoy musun?"
Kızın cevabı "evet " olur.
Ahmet de bozuntuya vermeden; "Tamam o zaman sen bisikleti al git,ben yüyüyeyek kaç günde geliyim allah biliy..."
26 Ocak 2009 Pazartesi
Fıkra: Büyük İkramiye
- Neredesin enişte?
- Dışarıdayım hayırdır.
- Çabuk eve gel!
- N'oldu? Çok mu acil?
- Hemen gel, ablam...
- Yoksa hasta mı?
- Yok. Sizlere ömür...
Telefonu kapattıktan sonra adam koltuğa yaslanıp demiş ki; "Ey güzel Allah'ım, verdikçe veriyor, verdikçe veriyor..."
Proje Mühendisi Sözlüğü
* Yıllarca süren kapsamlı çalışmalar sonucunda geliştirildi. (Kazara keşfettik.)
* Tasarımlar toleranslar dahilinde oldu. (Kuralları esnettikten sonra güç bela becerdik.)
* Test sonuçları son derece memnuniyet vericiydi. (İşe yarıyor ama nasıl oldu anlamadık.)
* Müşteri memnuniyeti sağlanmıştır. (Programın öyle gerisindeyiz ki müşteri eline ne geçerse şükrediyor.)
* Yakın proje koordinatörü (Başkasına yaptıramadık bari işi paylaşalım.)
* Öngörülemeyen sorunlar nedeniyle proje programın biraz gerisinde kaldı. (Şu sıralar başka projeyle ilgileniyoruz. )
* Proje bir sonraki rapor döneminde sonuçlandırılacak. (Daha başlamadık bile ama bir şeyler söylememiz gerekiyordu.)
* Farklı yaklaşımlar denenmektedir. (Ne yaptığımızı biz de bilmiyoruz ama idare ediyoruz işte!)
* Soruna yeni bir yaklaşım denenmektedir. (Yeni eleman aldık.Onun üstüne yıkacağız.)
* Tasarımı baştan yapmamız gerekecek. (Bu şeyi anlayan tek adam vardı. O da istifa etti.)
* Bazı küçük sorunları düzeltmek için üzerinde duruyoruz. (Baştan başlıyoruz.)
* Esas olarak tamamlandı. (Yarısı bitti sayılır.)
* Tahmin ediyoruz. (İnşallah)
* Çizimin hazırlanması uzun sürdü. (Daha hiçbir şey çizmedik ki!)
* İyi tanımlanmış değil. (Kimse üzerinde düşünmedi.)
* Daha fazla analiz gerekiyor. (İş çığırından çıktı.)
* Proje önümüzdeki yılın son çeyreğinde hazır olacak. (O zamana kadar gecikmeden sorumlu birini buluruz elbet.)
* Senin teorini biz çok denedik. Uygulanabilirliği yok. (Aslında iyi fikir, kendi fikrimmiş gibi raporumda belirteyim.)
Fıkra: Şöför
dokunur. Şöför bir çığlık atıp, direksiyonun kontrolunu kaybeder, bir otobüse
çarpmak üzereyken direksiyonu kırar, kaldırıma çıkıp, bir vitrinin önünde arabayı durdurur ve arkaya dönüp müşteriye bağırır:
- Hayatta bir daha bunu yapmayın!
Müşteri ise sakinlikle bir ufacık dokunmanın onu bu kadar korkutup sıçratacağını düşünemediğini söyler. Bu arada kendini toparlamış olan şöför, müsteriye dönüp:
- Haklısınız, aslinda sizin kabahatiniz yok... Bugün benim ilk taksi söförlüğüm,
25 senedir cenaze arabası şöförüydüm...
Fıkra: Kadı
Kadının, bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir kokugelmiş. Vitrinde, güveç içinde nar gibi kızarmış, sahibini bekleyennefis bir ördek var. Kadı, fırıncıya 'Ben bunu aldım' demiş. Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıpvermiş. Az sonra ördeğin sahibi gelmiş: 'Hani bizim ördek?' Fırıncı boynunu büküp 'Uçtu' deyince iş kavgaya dönüşmüş.Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış... Bir duvardan atlarken, bilmeden öteki taraftaki hamile bir kadının üstüne düşmüş. Kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine düşmüş. Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış...
Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak kadının karşısına çıkarmışlar. Kadı sırayla sormuş... Ördeğin sahibi, 'Bu adam ördeğimi hiçetti' diye şikáyet etmiş. Kadı, fırıncıya sormuş: 'Ne yaptın bu adamın ördeğini?' Fırıncı 'Uçtu' demiş. Kadı, kara kaplı defterini açmış: 'Ördeğin karşısında tayyar yazılı. Tayyar 'Uçar' anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değil' diyerek fırıncının beraatine karar vermiş. Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş... Onun şikáyetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş: 'Her kim, gayrimüslimin ikigözünü çıkara, o müslimin tek gözü çıkarıla...' Davacı 'Ne olacak?' diye sorunca kadı, 'Şimdi' demiş,'Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız.' Tabii gayrimüslim şikáyetinden hemen vazgeçmiş, fırıncı bu davadan da beraat etmiş. Çocuğunu kaybeden kadının kocasına da kadı, 'Tamam' demiş, 'Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak.' Böyle olunca fırıncı bu davadan da kurtulmuş. Kadı dönmüş Yahudi'ye: 'Senin şikáyetin ne?' Yahudi ellerini açmış, 'Ne diyeyim kadı efendi' demiş, 'Adaletinle bin yaşa sen e mi?'
Kıssadan hisse: Ananı öpen kadı ise kime şikáyet edeceksin? :)